Ahmed Ağa'nın cigarasına takıldı bir adam bir gün.
Gönlünden; "Ahmed Ağa'yı bir de evliyadan dirler...
Evliyanın işi ne mekruhatla yaav?
Fesübhanallaah!..."
İçinin içinden ööyle sokurdanıp dururken, Ahmed Ağa, hiç o değilden, sanki ona değil de bir başkasına söylüyormuş gibi konuştu:
-Oğlum, gönlünde dedikodu yapıp durma!
İçini gıybetle bulandırma!
Eğer bir safran, tafran bişiyin varsa dışına kus da, kurtul geç! dedi.
"Kime söylüyor acaba bunları? diye kıvranmaya başladı adam.
Çünkü mecliste Ahmed Ağa'dan başka şey söyleyen, bir şey soran yoktu.
Oda kalabalıktı ama, sadece Ahmed Ağa konuşuyordu.
O adam,
-Kime söylüyor acaba bunları?" diye içinin içinden iç geçirince, Ahmed Ağa, yine:
-Sana söğleyorum sana!
Kime olacak, sana!
Kalbin de sakladığın teşviş, fitne olur sana!
Önünü keser durur!
Gönlüne saab (sahib) ol!
Bir itirazın varsa dışına vur!
Tutma içinde...
İçinde tuttuğun her şey yara olur.
İçinde tutulacak şey vaar, tutulmayacak şey var.
Bunları ayıramazsan hayatın heder olur.
Etme dünyanı hiç heder!
"Huz mâ safâ da' mâ keder!" *
Her insanda var bir kader, Gafil olma, gafil kalma!...
*Safa vereni al, keder vereni sal!
Kaynak: Lâdikli Ahmed Ağa, Mustafa ÖZDAMAR Sh.: 51
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder