Bazıları otursun ve Hızır
Aleyhisselâm hayatta mı değil mi tartışmasını yapsın dursun!
Görenler
görüyor efendim, işte görüyor sunuz!
Vaktiyle, saf-temiz bir adam, Hızır Aleyhisselâmı görme derdine düşmüş.
Ona, birileri:
- Filân çöle gideceksin, filân istikâmete doğru yürüyeceksin!
İşte oralarda bir yerlerde görebilirsin!.. demiş.
O da ona inanmış, o çöle gitmiş ve o istikâmete doğru yürümeye başlamış.
Epey bir yürümüş çölde gariban.
Bir müddet sonra birisiyle karşılaşmış:
-Selamün Aleyküm!
-Aleyküm Selâm!
-Hayırdır, yolculuk nereye gurban? demiş karşılaştığı adam.
Anlatmış derdini garib:
-Ben Hızır Aleyhisselâmı görmek istiyorum.
Bu çölde bu istikâmnete gidersem görebileceğimi söylediler, gidiyorum işte!
-Peki Hızır'ı görünce tanıyabilecen mi?
-Valla hiç aklıma gelmedi o işte bak, tuh! demiş saf adam.
-Üzülme, ben sana tarif edeyim.
Benim gibi kara kuru, seyrek sakallı bir herif, demiş.
-Hay Allah razı olsun, demiş saf adam, ben hiç vakit kaybetmeyeyim, hadi eyvallah!..
-Eyvallah gurban, Eyvallah, Bismillah, Yâ Allah!.. demişler ve birbirlerinin tersine yürümüşler.
Çok gitmemiş, şöyle bir üç beş adım sonra aklı başına gelmiş ve
hemen arkasına dönmüş ammaaaa... Kara kuru seyrek sakallı Hızır
Aleyhisselâm sır olmuş gitmiş...
Adamcağız da kulağını kaşımış ve:
-Hay vaaaah!...Kaçırdık! demiş.
İnsan hayatta nice Hızırlar kaçınıyor
böyle!
Tıpkı Lådikliler gibi...
Onlar da öyle kaçırmışlar Ahmed Ağa'yı işte!
Ahmed Ağa bu dünyadan sır olup gidince anlayabilmişler değerini.
Kaynak: Lâdikli Ahmed Ağa, Mustafa ÖZDAMAR Sh.: 75, 76
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder