Şeyh Sadruddin Muhammed Konevî Hazretlerinin hadsiz hesapsız dünya malı vardı.
Altın ve gümüşü çoktu.
Hizmetçileri, sevenleri, bağlıları pek çoktu.
Kendisine çok bağlı bulunan Sultan II.Alâeddin Keykubad, onun hiç bir zaman sözünden çıkmaz, şeyhinin üzerine titrer dururdu.
Her zaman hål ve hatırını sorar, isteklerini emir telakki ederdi.
Bir gün Şeyh Sadruddin Muhammed Konevî Hazretlerinin hatırına Sultan II.Alâeddin Keykubâd geldi.
Ona manevi bir hediye göndermek istiyordu.
Eline bir hokka aldı.
Bir reyhan çiçeğinin üzerine bir parça pamuk koydu.
Onun üzerine de bir kor ateşi yerleştirerek hokkayı kapattı.
Bunu kendi dervişlerinden birisinin eline vererek, Sultan II. Alâeddin Keykubâd'a götürüp teslim etmesini söyledi.
O'da bu emaneti, şeyhinin tembih ettiği şekilde doğruca sultana götürüp edeble teslim etti.
Sultan saygıyla şeyhinden gelen bu hokkayı açtı.
İçindeki pamuğun ateşin tesiri ile yanmadığını hayretle gördü.
Derhal yerinden fırladı.
Atına da binmeden yayan yapıldak Şeyh Sadrüddin Muhammed Konevî'yi ziyarete gitti.
- Şeyh Sadruddin Konevî, Ahmet Şeref Ceran, s. 136.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder