9 Şubat 2023 Perşembe

Biz fedai olduk, biz namussuz olduk, siz namuslu kaldınız!

Şeyh Muhammed Nazım Kıbrısî Hazretleri'nin Vaazlarının Derlendiği Kitap
Bir kısım insanlar hayır işlemeye tayin olunmuştur.
Bir kısmı da şerri işlemeye memur kılınmıştır.

"Evliyalar, Nakşibendî sadatının meclisinde isimlerinin zikrolunmasını arzu ederler. 
Onların isimlerinin zikrolunması onlara şeref ve derece kazandırır. 
Onun için diri bir kimsenin onların ismini anmalarını çok isterler.

Geçmiş olan kimselere; rahmetlik babam, rahmetlik anam diye söylenen; hatta cennet mekân Şeyh Efendi Hazretleri öyle buyurdu:

"Dil alışkanlığı ile rahmetli desen, o meyyite ne kadar fayda var. 
Dirilerden bir kimsenin, avam sıfatında ölüp gidene rahmetlik babam rahmetlik anam, rahmetlik filan diye söylemesinden: üzerine toprak çöküp de altında bir adam kalsa, o adamı o toprağın altından çıkardığımızdan ne kadar rahatlık duyarsa; o kadar rahatlık verir."

Allah'ın evliyasını söylediğimiz vakitte, onları muhabbetle dinlediğimizde, onlara o kadar şerafet vardır.
Onlara şerafet olduğu gibi;
"Sizin isminiz zikrolunan meclise bir hizmette bulunacaksınız" diye peygamberden evliyaya emir var.
Onlar isimleri anıldığı meclise ruhaniyetleri ile hazır olurlar. 
Onun için bazı zatlar:
"Edep üzere olunuz, filan zatın ruhaniyeti hazır oldu" diye meclisi edep üzerine oturtturur. 
Ruhani hazır olduğu vakitte o mecliste cibil münafık bulunsa imana tebdil olacaktır. 
Onlar öyle bir kavim, öyle bir kimseler ki onların meclisinde oturanlara şekâvet olamaz. 
Onlar cennetlik olur, cehennemlik olamaz onlar, diyor.
Veyahut onlara emir olur, müsaid değilse o zaman o meclisteki kimselere berzahtan bakarlar, diyor. 
O meclistek kimselere baktıkları zaman, onlar nazar altına girer. 
Onlar nazarında Allah'ın (Azze ve Celle) nuru var. 
Bizim gibi boş nazar değil. 
O nazarın altında olan kimseler, o ana kadar mahşer gününde mesul olacakları her günahtan, o yükten temiz olurlar.

Onun için şimdi burada Ebul Vakt Şarani Hazretlerinin bize işareti de oldu, "benim bir sözümü de söyle" dedi. 
Onun çok telifâti vardır. 
O telifâtın içerisinden o kahpe kadınlara, yolsuz kadınlara bile zikretmiş olduğu bir sözü var.

-Onlar hakkında ne söylerdi?

"Cenâb-ı Allah bu kimseleri mağfiret etsin. 
Allah bunlara rahmet etsin. 
Bunlar olmasaydı namuslu kadın kalmayacaktı. 
Azgın, kızgın, yoldan kaçkın erkeklerin şerrinden, onların azgınlığına dalga kıran, dalgayı kırıyor gibi onların karşısında kendilerini fedâ eden kimseler bunlar" dermiş, o mahalden geçerken.

-Onlar nasıl nazardan bakar?

Evliyalar yolsuz bir şey görür mü? 
Bak o yolsuz kadınlara da yol veriyor. 
Onların da vücudu böyle büyük bir hikmete bağlıdır, o kadınlar kendilerini fedâ etmişlerdir. 
"Namuslu kadınlar için fedailerdir onlar" diyor. 
 
Mahşer gününde:
"Ey namuslu hanımlar! 
Bize de bakın bakalım. 
Siz namuslu kaldınız, biz sizin için fedai olduk, biz sizi gözettik. 
Biz fedai olduk, biz namussuz olduk, siz namuslu kaldınız. 
Biz o namussuzluğu yüklenmeseydik, siz namuslu kalamayacaktınız. 
Bize merhamet edin, şimdi Allah'ın huzurunda şefaat edin bakalım" diye onları söyletecek.

Ne hikmetler var... 
İşte böyle böyle herkes bir vazife yüklenmiştir, 
Hacı efendiler, hoca efendiler. mü'min kardeşler. 
Herkes bu âlemde bir vazife yüklenmiştir. 
O vazifesini yapmaktadır, sen ona karışma, sen kendi kulluğuna karış, bak.

*Tasavvuf Sohbetleri, Şeyh Muhammed Nazım Kıbrısî, Sh. 133, 134, 135.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder