Yani, yavaş yavaş böğle, karınca nadas tarlada nasıl yürür?
Accık küçük bir keseğe çıkayım dirken ayağı bir kayar, gider aşşağı!
Hani böğle yavaş yavaş ders okunmaz, amma gine de teşekkür iderim!..
Allah razı olsun! didi.
Gelmeyiverseniz?..
Siz de gelmeyiverseniz? diye bize teşekkür iderdi.
Hoca Efendimizin faziletleri saymakla bitmez.
Arif Etik merhumdan dinlemiştik:
"Birisi gelir Hoca Efendi'ye:
-Hocam biz akşam bir ziyafet meclisinde idik.
Orada falan falan da vardı.
Onlar sizin aleyhinizde şöyle şöyle konuştular, der.
O da lâfi değiştirerek:
-Ev sahibi size iyi şeyler ikram etmiştir.
Neler neler yediniz.
Bir anlat bakalım, der.
O da "çorba, pilav, börek, tatlı" diye anlatır.
Onun üzerine adama:
-Kursaksız!
Yediğin o kadar yemeği hazmettin de, şu kadarcık lafı hazmedemedin mı, der.
- Hacı Veyiszâde Mustafa Efendi ve Ailesi, Mehmet Ali Uz, Sh. 79, 80.
- Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.430.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder