"Esmâü's-Sahâbe" isimli eserde zikredildiğine göre Dâvûd ibni Ebî Hind şöyle anlatmıştır:
"Bir keresinde Mekke'ye doğru yola çıkmıştık.
Yol esnâsında bir yerde konakladık.
Bir A'râbî yanımıza gelip bizden (yiyecek) bir şeyler istedi.Biz ise ona bir şey veremedik.
Ne zaman ki yola çıkacaktık, o kişi ellerini açıp:
"Bir keresinde Mekke'ye doğru yola çıkmıştık.
Yol esnâsında bir yerde konakladık.
Bir A'râbî yanımıza gelip bizden (yiyecek) bir şeyler istedi.Biz ise ona bir şey veremedik.
Ne zaman ki yola çıkacaktık, o kişi ellerini açıp:
يَا اَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ يَا اَللّٰهُ
يَا أَحَدُ يَا أَحَدُ يَا أَحَدُ
يَا وَاحِدُ يَا وَاحِدُ يَا وَاحِدُ
أُرْزُقْنِي مِنْهُمْ شَيْئًا وَإِنْ هُمْ أََبَوْا
'Ey Allâh, Ey Allâh, Ey Allâhيَا أَحَدُ يَا أَحَدُ يَا أَحَدُ
يَا وَاحِدُ يَا وَاحِدُ يَا وَاحِدُ
أُرْزُقْنِي مِنْهُمْ شَيْئًا وَإِنْ هُمْ أََبَوْا
Ey (hiçbir vasfında hiçbir varlıkla ortaklığı olmayan) Ehad, Ey Ehad, Ey Ehad
Ey (ortağı ve misli bulunmayan) Vâhid, Ey Vâhid, Ey Vâhid
Onlar her ne kadar (bana bir şey vermekten) yüz çevirseler de Sen (yine de bir şeyi vesîle ederek) beni onlardan rızıklandır.' diye duâ etti.Çok az bir zaman geçmişti ki develerimizden biri gelip önümüzde "Beni kurban edin" dercesine boynunu uzattı.
Hepimiz adamın duâsının kabul edildiğini anladık ve deveyi boğazlayarak etlerinden biraz alıp kalanını ona bıraktık.
Bu acayip vâkıa üzerine kendisine bu durumdan suâl ettik.
O da:
Benim dedem Rasûlüllâh Sallâllâhu Aleyhi ve Sellem'in yanına gittiğinde, dedeme bu duâyı öğretmişti.
Biz hep bu duânın bereketi ile yaşarız, diye anlattı.
Bu hâdiseyi Süleymân el-Alevî (Rahimehullah) da "el-Erba'în" isimli eserinde nakletmiştir.
(Muhammed ibnü Ali Hird el-Alevi, el-Vesâilü'ş-Şâfi'a fi'l-Ezkâri'n-Nâfi'a, sh:259.)
*Lâlegül Dergisi'nden İktibas
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder