Sultanhanı, 1229 yılında Selçuklu Sultan I.Alaaddin Keykubad tarafından yaptırılmıştır.
1278 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı II.Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından genişletilmiştir.
Pilavcı Yahya Baba, II.Bâyezid Han zamanında, Edirne Bâyezid Külliyesi’nin aşçılarından biridir. Arkadaşları hoşaf, kebap, sebze, bakliyat pişirir.
Ama onun ihtisası pilavdır.
Mübarek işe girişti mi, ibadet ettiğini sanırsınız.
Bedreddin Gevhertaş Türbesi, Konya’nın Merkez Karatay İlçesi'nde Selim Sultan Mahallesi Selim Sultan Caddesi üzerinde, Ulu Irmak’tan Karaaslan’a giderken yolun solunda bulunmaktadır.
Eyvanlı türbeler grubundan olan eserin büyük bölümü yıkılmış olsa da kuzey duvarının bir kısmıyla alt katı günümüze gelebildiği için planı ve formu belirlenebilmektedir.
"Gönenli Mehmet Efendi" Kitap Kapağı
Ömrü boyunca hep camiden camiye koşan ve peşinde de hep kendisini takip eden bir cemaat seli taşıyan Gönenli Hoca, Kur'an okuyarak başlarmış vaazlanna daima.
Önce Kur'an'la yoğuruyor cemaati, sonra tekbirler, tesbihler, salâvatlar ve münâcaatlarla iyice mayaladıktan sonra konuşmaya geçermiş.
Ahmed Ağa'nın dünürü İshak Serdaroğlu anlatıyor:
Ahmed Ağa'nın oğlu rahmetlik Zekeriya bizim damat olurdu.
Şimdi anlatacağım olayı rahmetli Zekeriya anlatmıştı bana.
Bir gün Konya'dan meşhur Doktor Deli Ahmed Bey gelmiş Ahmed Ağa'ya.
Benî İsrail zamanında salih bir kimsenin üç tane oğlu varmış.
Bir gün o zat ağır hastalanır ve artık hayatından ümid kesilince büyük oğlu, küçük kardeşlerini çağırır ve:
-Ey kardeşlerim, babamızın epeyce malı var.
Fakat bugün kendisinin hizmeti ise ağırdır.
"Müslüman öylesine derli toplu ve temiz olmalı ki, helâya bile girip çıksa, oraya bir Müslümanın girip çıktığı belli olmalı.
Gönenli Hoca herkese, ama özellikle de -ister kendi kursundan olsun, ister başka kurslardan- Kur'an okuyan, hafızlığa çalışan, talim dersleri alan talebelere hep kol kanat geriyor ve günlük harçlık veriyor ya!..
Bu taraklarda bezi olmayan gününü gün edici eyyamcı ham mollaları fitneye düşürüyor bu durum.
Bir gün böyle birisi, tanıdığı zengin çocuğu bir talebeye:
-Gönenli Hoca para dağıtıyor boyuna talebelere!
Zengin fakir ayırır mı bilemem.
Uzun seneler boyunca İstanbul'da yaşayıp aslen Konyalı olan ve Konyalılığından hiç bir şey kaybetmeyen Ali Olgunçelik, Hacı Veyis Zâde ile olan bir hatırasını şöyle anlatıyor:
Bir gün ben bir tuzak kurdum, dükkânda farelere, elektirikli.
Başedemedim başka türlü.
Bir hafta içinde yetmiş tane filân fare öldürdüm elektirikle.
Fakat bir ay filân da hasta yattım.
Kanlı Divane Ören Yeri, Mersin'in Erdemli İlçesi sınırları içerisinde bulunmaktadır.
Mersin'e 50 km, Erdemli'ye ise 13 km mesafededir.
Antik Dönem'de Dağlık Kilikya sınırları dahilinde bulunmakta idi.
Kanytella, bugünkü adıyla Kanlı Divane, Erdemli'nin 13 km batısındadır.
Kumkuyu Yemişkumu Mahallesinden kuzeye sapan 3 km’ lik yolla ulaşılmaktadır.
Konya'da birisi Lâdikli Ahmed Ağa'ya:
-Ahmed Ağa, Hazret Şems'in dünyada üç dört yerde kabri varmış.
Hangisi doğru bunun? diye sormuş.
Reşad Şen anlatıyor:
1962 veya 63 yılıydı.
Bir adamcağız vardı Vahab Bey diye.
Cağaloğlu'nda Çatalçeşme Sokak'ta Tan Apartmanı vardı o zamanlar, orada oturuyordu.
Aileler oturuyordu o sokakta o zamanlar daha.
İşte o zamanlar, karısı ve beş çocuğu -ki üvey filân değil haa!..
Hepsi öz- sokağa atmışlar bu adamcağızı!..
İlâhiyatçı-Yazar Mevlüt Özcan anlatıyor:
Sene 1990.
Bolu'da bir öğrenci kampında çocuklara din dünya bağlantılarını anlatıyoruz.
Bir müddet sonra, sanki gizli bir terör kuruluşuymuşuz gibi kampımız basıldı.
Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne götürdüler bizi.
Lâdikli Ahmed Ağa'yı bilmeyen yok.
Kerameti çok açık bir insandı Hacı Ahmed Ağa.
Pek çok şeyi açık seçik anlatıverirdi Ahmed Ağa...
Gönenli Hoca'nın talebelerinden birkaç tanesi bir gün sinemaya niyetlenirler.
Kurstan çıkarlar ve Fatih'te bir sinemaya giderler.
Giderler ama, daha gitmek istedikleri sinemanın önüne yaklaştıkları bir sırada, bir bakarlar ki Gönenli Hoca, sinemanın kapısında bekliyor...
Rasûlüllah tarafından İslamiyet’in dış ülke hükümdarlarına tebliğ edilirken, tebliğ yapılan hükümdarların bir kısmı bu tebliği kabul ediyor bir kısmı kabul etmiyor, bir kısmı da kabul etmediği gibi ya elçileri öldürtüyor ya da elçilere eziyet edip mektupları yırtıyordu.
İşte bu tebliğlerden biri de Arap kabile reislerinden birine yapılmıştı.
Çeşmeli (Surp Asvadzadzin Ermeni Kilisesi) Kilise, Karaman şehir merkezinde Tapucak Mahallesi'nde yer almaktadır.
Karaman'ın en eski mahallelerinden Tapucak Mahallesi, Birinci Dünya Savaşı ve mübadele evvelinde Türklerle beraber yoğunluklu olarak Ermeniler ve Rumlar'ın bir arada yaşadığı bir mahalledir.
Aksaray’a 40 km. uzaklıktaki Ihlara Vadisi, Hasandağı’ndan çıkan bazalt ve andezit yoğunluklu lavların soğumasıyla ortaya çıkan çatlaklar ve çökmeler sonucu oluşmuştur.
Hasan Dağı ve çevresi, Neojen (Genç Tersiyer) ve IV. Zamanda oluşmuştur.
Gayb ricâli evliyanın ne zaman nerde olacağı pek belli olmuyor.
Zaman mekân kaydı yok onlar için pek.
Tayy-i zaman ve tayy-i mekân erbabı onlar.
İçinde yaşadıkları zaman diliminin öncesine, yıllar, yüzyıllar, çağlar öncesine de gidebiliyorlar, sonrası na da...