"Ladikli Ahmed Ağa" Kitap Kapağı
Bu tayy-i zaman ve tayy-i mekân konusuyla bağlantılı bir hadise var, bir kıssa...Olmuş olmamış, İslâmi kaynaklarda yeri nedir, ne değildir bilemem ama, anlatılan şu: (Mustafa Özdamar)
Biliyorsunuz, "Benim ümmetimin âlimleri, Beni İsrail'in peygamberleri gibidir." diye bir hadis var.
Hazreti Musa itiraz etmiş buna, bir tayy-i zaman tayy-i mekân olgusu içinde. Zaman ve mekân duvarlarını aşarak, Hazreti Peygamberle buluştukları bir mertebede, Hazreti Musa:
-Sen, ümmetinin âlimleriyle biz Beni İsrail peygamberlerinin aynı seviyede olduğunu söylüyorsun! Nasıl olur bu? diye sormuş.
Hazreti Peygamber de:
-Ümmetimden henüz dünyaya gelmemiş bir âlimin ruhunu çağıralım, imtihan edin, kendiniz karar verin! demiş.
Bunun üzerine, ikiyüz küsur yıl sonra dünyaya gelecek olan Gazâlî'nin ruhunu çağırmışlar, gelmiş. Rivayet bu ya, Hazreti Peygamber:
-Buyurun, demiş, imtihan edin!
Hazreti Musa:
-Adın ne? diye sormuş Gazâlî'ye.
Gazâlî'nin göbek adı Muhammed, malum.
Ne demesi gerekir, Hazreti Musa'nin o sorusuna karşı?
Muhammed demesi yeterli değil mi?
Evet, kâfî ama, Gazâlî öyle yapmamış.
Yani, Muhammed deyip kesmemiş de, Ebu Hamîd Muhammed bin Muhammed bin falan bin filan diye yedi göbek ecdadının adlarını da sıralayarak bütün şeceresini sayıp dökünce, Hazreti Musa:
-Ben, demiş, sana sadece adını sordum, soy zincirini say demedim.
İki büyük peygamber huzurundasın...
Neye uzattın sözü bu kadar?
Kısa kesmen ve Muhammed deyivermen daha uygun olmaz mıydı?
Bunun üzerine Gazâlî:
-Evet, ya Kelimallah!
Öyle münasip olurdu, lâkin, müsade-i peygamberânelerinizle bir sual de ben sormak dilerim.
-Peki, sor bakalım, demiş Hazreti Musa.
Şunu sormuş Gazâlî, Hazreti Musa'ya:
-Ya Kelîmallah, siz Tûr-i Sînâ da, Hak celle ve ala Hazretleriyle mülâki olduğunuzda, Cenâb-ı Hak size:
"Elindeki ne ya Musa?" diye sorduğu zaman, cevap olarak, niye sadece "Asa!" deyip kesmediniz de;
"Bu benim asamdır ya Rabbi!
Onunla koyunlarımı güderim, yokuşlara tırmanırım, uzanamadığım dalları onunla eğerim, şunu yaparım bunu yaparım" diye asanızın marifetlerini uzun uzun saydınız, döktünüz.
Siz niye öyle yaptınız?
Cevabı kısa kesmeniz daha münasip olmaz mıydı?
Gazali'nin bu sorusuna şu cevabı vermiş Hazreti Musa:
-Ben, orada Rabbülâleminin huzurundaydım.
O buluşmayı uzatabilmek için uzattım sözü!
Şunu söylemiş o zaman Gazâlî:
-Yâ Kelîmallah, ben de iki büyük peygamberin huzurunda biraz daha fazla kalabilmek için uzattım, özür dilerim! demiş.
Bu cevabın üzerine Hazreti Musa, Hazreti Peygambere:
-Haklıymışsın ya Muhammed, yâ Hatemen Nebiyyin vel mürselin. sallallahu aleyke ve aleyna! demiş.
Zaman ve mekân duvarlarını aşmak mümkündür.
Ehlullah Hazeratı için tabii.
Kaynak: Lâdikli Ahmed Ağa, Mustafa ÖZDAMAR Sh.: 47, 48
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder