12 Haziran 2023 Pazartesi

Alvarlı Efe Hazretleri'nin Bendesi, Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'nin Hizmetkârlarından Hak Dostu Mehmet Tekin

Alvarlı Efe Hazretleri'nin Bendesi, Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'nin Hizmetkârlarından Hak Dostu Mehmet Tekin'in Mezarı
Mehmet Tekin, yıllarını Allah dostlarının, velilerin kapısında talebelik yaparak geçirmiş, muhterem bir zat. 
Uşak doğumlu olan Mehmet Tekin, Konya'da bir müddet Hacıveyiszade Hocaefendi'nin de huzurunda bulunmuş. 
Tekin, "Onların kapısından nasiplebilmişsem ne mutlu bana" diyor.  
Hakk'a kul olabilmek, üzerimize düşen dini vecibeleri yerine getirebilmek, eşref-i mâhlukat olan insanoğlunun en büyük temennisidir. 
Alvarlı Efe Hazretleri'nin Bendesi, Hacıveyiszâde Mustafa Efendi'nin Hizmetkârlarından Hak Dostu Mehmet Tekin
Mehmet Tekin kimdir? 
Uşak'ın Orta köyünde 1932 yılında dünyaya geldim. 
İlk ve ortaokulu Uşak'ta tamamladım. 
Ondan sonra Sanat Enstitüsü'ne girdim. 
Yüksekokul için İstanbul'a gitmeye karar verdim. 
1950'li yıllardı. Gittiğim okul yatılıydı.
Tabii okulun yatılı olması işime gelmişti. 
Çünkü ailemin durumu pek iyi değildi. 
Ailemin beni İstanbul'da okutacak maddi olarak güçleri yoktu. 
Sonuçta okulu tamamlayamadım. 
Yarıda bırakmak zorunda kaldım. 
Uşak'a geri döndüm. 
Şeker Fabrikası'nda işe başladım. 
Daha sonra askeriyeye başvurdum. 
Askeriyede 6 ay kurs gördüm. 
Kura sonucu Erzurum 6.Zırhlı Tugay Kandilli çıktı. 
Moralim bozuldu. 
Pek gitmek istememiştim. 
Tabii sonradan memnun kaldım.

Erzurum'a gitmeden önce bir rüya gördüm. 
Denize düşmüşüm, yüzüyorum. 
Halbuki hayatımda ne deniz görmüşüm ne de yüzme biliyorum. 
Rüya işte. 
Ağır ağır yüzüyorum. 
Denizin ortasına güneş vuruyor, akabinde ışıklar saçılıyor. 
Neyse ışığa doğru gittim. 
Bir kılıcın üzerine vuran ışıkları fark ettim. 
Kılıcın sapından tuttum, tutmamla birlikte nereye gözüm bakarsa oraya doğru beni sürüklüyor. 
O heyecan ile bir uyandım ki, havada uçuyorum. 
Bir anda kendimi rahatlamış hissettim. 
Dedim bir an önce Erzurum'a gitmeliyim. 

O mânâyı mı çıkardınız?  
Şöyle yordum rüyamı:
O kılıcın şeriat olduğunu, İslâm'ın şeriatına iyi sarılırsam şayet, insanın gamını kederini her şeyini alıyor.  

Başka birine yorumlatmadınız mı? 
Yok, kimseye yorumlatmadım. 
Bu şekilde kendim yorumladım. 
Dedim ki tam neşeliyken Erzurum'a gideyim. 
Artık askeriyedeki mesaimin bitmesini bekliyorum. 
Millet gelsin ilişiğimi keseyim, vedalaşayım. 
Bir türlü mesai saati gelmiyor. 
Arkadaşlarımın hepsi de şaşırdılar. 
Sordular "ne oldu da böyle Erzurum'a mutlu gidiyorsun?" 
Sadece tebessüm ettim ve çıktım yola.

Erzurum'a vatani görev için gidiyorsunuz değil mi?  
Tabii, Başçavuş olarak.   
Yıllardır askeriyede dinin yeri olmadığını hafızalarımıza nakşettiler.  
Ben hiç zorluk çekmedim. 
20 sene askerlik yaptım. 
20 senede 500 – 600 askere komutanlık yaptım. 
Kademe komutanıydım. 
Askerlerimin hepsine ilmihal dersi verirdim. 

Komutanlar bir şey demez miydi?  
Diyen desin. 
Herkes bilirdi benim namazıma düşkün olduğumu. 
Birisi geldi benim kadememe. 
Benim burada çalışacağım arkadaş, 5 vakit namazını kılacak. 
Bilmeyene 3 ay müsaade. 
Bu süre zarfında temizliği, tüm İslâmi kaideleri öğretiyorum.  
Çok şükür şimdi asker ile dinin arasında bir soğukluk yok. 
Benim zamanında tatsız durumlar oldu ama hepsinin hakkından geldik. 
Askeriyede çalışkan olursa astın da sever üstün de. 
Erzurum'a tayin olduğum zaman Ali Haydar Efendi Hazretleri'ne uğradım. 
Erzurum'da ona Ali Muhammed Lütfi Erzurûmî Hazretleri derler. 
Bir manevi kardeşim vardı. 
Onunla birlikte  her cumartesi-pazar sohbete giderdik. 
Manevi haz alıp, kalbimizi yenilerdik. 
O zamanlar tabii yaşım genç. 
Sıkıştıkça namaz kılan birisiydim. 
Fakat sohbetlerden sonra Cenab-ı Hakk, feyizlenmeyi nasip etti  ve kendime çeki düzen verdim.  


Birgün bir abdest aldım. 
Abdest aldıysam bir de namaz kılayım, dedim. 
Namaz kıldım. 
Daha sonra yattım. 
Gece bir rüya gördüm. 
Rüyamda İbrahim diye bir kardeşim; Konya'nın Ilgın kazasından. 
İkimiz Erzurum'a gidiyormuşuz. 
Ben de ilk defa gidiyorum Erzurum'a.
Yolları tanıdığım şehir. 
Efe hazretlerini kafama koymuşum. 
Mutlaka görmek istiyorum. 
Sokakları her tarafını biliyorum.
8-10 yaşında bir kız çocuğu kapıyı açtı. 
Efendi hazretlerini rüyamda gördüm. 
Uyandığım zaman hemen kalktım, bir abdest alıp, elbiselerimi giydim. 
Sabah kalkar kalkmaz Erzurum'a gittim.  
Kandil'den Erzurum'a muhakkak gideceğim dedim. 
30 kilometre var arada. 
Araba da bulamadım. 
Gelen arabada iki kişilik yer var. 
Tevafuk, yolda giderken arkadaşlarıma rüyayı anlatıyım mı anlatmayayım mı? 
Sonra karar verdim. 
Erzurum'u gördüm. 
Oradaki muhterem hocayı gördüm. 
Başladılar ağlamaya.
"Allah Allah, rüyayı gören ben, ağlayan onlar" dedim
Bir indik. 
Erzurum rüyamda gördüğüm gibi.  
Haydin diyorum. 
Yok diyorlar sen git. 
Uzatmayalım. 
Efe hazretlerinin kapısını buldum. 
Bir kız çocuğu açtı kapıyı.  
Alvarlı Efe hazretleri mi? 
Evet, Alvarlı Mehmet Efe Hazretleri. 
Elinden öptüm. 
Sordu: 
-Adın ne, nereden gelirsin?

Sonra güldü, yanına oturttu. 

Rüyanızı anlattınız mı? 
Yok anlatmadım. 
Uzun süre kaldık Hocaefendi'nin meclisinde. 
Olayın etkisinden dolayı bayıldım. 
Artık diğer arkadaşlar ne yaptı bilemiyorum.  

Kaynak:
  1.  https://www.konyayenigun.com/roportaj/hakka-adanmis-bir-omur-h88486.html
  2. https://www.risalehaber.com/bediuzzamanin-mevlanayi-ziyaretini-gordum-74534h.htm


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder