Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Merkezi Fıkıh Müderrisi Mehmet Savaş Hoca Hacı Veyiszâde'yi anlatıyor:
Konya'da, Dellâl Pazarında halı ticareti yapan bir arkadaşımız vardı.
Câmiyle cemaatla alakası olan biri değildi pek, önceleri...
Sonra usul usul alıştırdık.
İşte onunla bir gün Câmiye, Aziziye Câmii'ne gittik.
İkindi namazına...
Son saflardayız, kapıya yakın bir yerde.
Namaz kılındı, tesbih çekildi, âmin diyoruz.
Dua biraz uzayınca, bizim o halı tüccarı arkadaş, benim kulağıma eğildi, Hoca Efendi'ye takılıyor:
-Biliyoruz, Hocalığın var, uzatma gayri işte, elini yüzüne çal da (Fatiha de de) gidelim!.. dedi.
Mihrabla bizim aramızda epey bir mesâfe var.
Hacı Veyiszâde Hoca Efendi dua ederken gözlerini filân da açmaz pek zaten.
Dua bitti,
Hoca Efendi cübbesini çıkarmak üzere odasına gelirken, ben elini öptüm, yüzümü okşadı.
Bizim arkadaş da elini öperken:
-Ülen ahlâksız, gursaksız, ilin duasına ne garışın (niye karışıyorsun)?
Amin diyeceğin kadar de, yorulduğun yerde çık git! diyerek sırtını tapışladı onun.
* Hacı Veyiszâde, Mustafa ÖZDAMAR, 1997, s.231, 232.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder