Çerkeşli Veli
Esas adı; Mehmed Hilmi.
Adı Mehmet Hilmi, ama çocukluğundan beri hemen hemen kimse onu bu adla çağırmamış.
Devrinin meşhur alimlerinden Keskinli Ali Rıza ona Hocalık ederken eğer yanlarında bir başkası daha varsa öğrencisini Molla Mehmet, kimse yoksa Şeyh Muhammed diye çağırırmış.
Daha öğreniminin ilk yıllarından itibaren hocalarının dikkatini çeker.
Üstün zekâsı, ihlâslı yaşayışı onu, emsålleri arasında farklı bir mevkiye getirir.
Hocası Keskinli Ali Rıza Efendi, dağarcığında olanları aktardıktan sonra kendi eliyle onu, yüksek ilim tahsili için yola çıkarır.
Genç ilim tâlibi Beypazarı'na, oradan da İstanbul'a geçer.
Orada onbeş yıl medrese tahsili görür.
Diploma alarak, müderrislik vazifesine başlar.
Ama gönlündeki bir boşluğun bir türlü dolmadığını, ruhen itminana eremediğini daima hissetmektedir.
Bu duygular onun, tasavvufi hayata olan derin iştiyakından ileri gelmektedir.
Bunun için başvuruda bulunduğu bazı şahsiyetler, onda gördükleri fevkalâdelikler sebebiyle; "Siz çok daha yüce bir şahsın tasarrufundasınız, biz el katamayız" diyerek, O zâtı arayıp, bulmasını tavsiye ederler.
Bunun üzerine Mehmet Hilmi Efendi, kendisine sahip çıkan, ama kimliğini henüz bilemediği o büyük şahsiyeti arayıp bulmak üzere sefere çıkar.
Ankara üzerinden Konya'ya gelir.
Konya'nın tasavvuf hayatı kendisini pek memnun ve mesrûr eder.
Bir gün kendisine, Seydişehir yolu işâret edilir.
Bir gece rüyasında Seydişehir yönünden uzanan bir aydınlık elin, onu kendisine çektiğini görür.
Hemen o sabah Seydişehir'e doğru yola koyulur.
Varınca, oranın en büyük mürşidinin kim olduğunu sorar.
"Şeyh Hacı Abdullah Dehlevî Hazretleri'dir" cevabını alınca doğru onun meclisine varır.
Daha ilk göz göze gelmelerinde Mehmed Hilmi Efendi ruhunda bir inşirah, gönlünde bir rahatlama hisseder.
Hemen Şeyh'in elini öper.
Şeyh ona yanında yer gösterir.
Çeşitli iltifatlarda bulunarak, Bezm-i Elest'ten beri aşinâ olduklarını, koskoca bir ordunun içinde olsa bile kendisini tanıyabileceğini ifade ile onu bağrına basar.
Mehmed Hilmi Efendi emeline nail olmuştur.
Büyük bir coşkunluk ve teslimiyet içerisinde kendinden geçmiş gibidir.
Şeyh'in sohbetindeki hikmet kıvılcımlarını birbir farketmekte; günlerdir süren susuz çöl yolculuğundan sonra önüne çıkan vaha suyuna kendini atan seyyah gibi Efendisi'nin irşâd ve irfan deryasına kendini koyuvermiş bulunmaktadır.
Saatler ve günler, geceler bu nezih sohbet meclisleriyle geçer.
Efendisi onu, aylarca süren ta'lim-i zikir, tavsiye-i sabr, tesviye-yi emel, tasfiye-yi fikir safhalarından geçirerek, Ledünnî âlemin sırlarını tanıtır.
Nice imtihan devrelerinden sonra onun olgunluk derecesine eriştiğine kâni olunca da, "Halife"lik tevdi ederek, irşada yetkili kılar.
Bu ulvi göreve ömrünü vakfeden Çerkeşli Mehmed Hilmi Efendi, kuşandığı gayret ve hizmet kuşağı ile halkın irşadına başlar.
Uzun yıllar bu yolda bir bir geçer.
Her geçen gün, kendisine bir, hatta birkaç yeni mürid getirir.
Meclisi kalabalıklaşır, etrafını çeviren halaka her geçen gün biraz daha büyür ve sıklaşır.
Hizmet ve himmet kervanı almış başını gitmektedir.
Çerkeşli Şeyh, etrafına toplanan bunca insanın kendisine Allah tarafından gönderilmiş birer emanet olduğunun şuuru içerisinde, onlara ahlâk, fazilet, diğergâmlık, birlik, beraberlik, kardeşlik gibi yüksek duygu ve düşünceleri tenbih ve tavsiye eder.
Dünya ve âhiret saadetini temin edecek nasihatlerde bulunur.
Onların nasiplerine ve anlayış seviyelerine göre yaratılışın, dünyanın ve âhiretin ince sırlarından; Allah'a kulluğun, Rasûlullah'a ümmet olmanın engin zevk ve neş'esinden bahseder.
Karanlık gönülleri aydınlatır.
Türlü dert, sıkıntı ve elemlerle boğulan kalplere sükünet, huzur ve itmi'nân kazandırır.
Ham hayaller, fâsit daireler, sonu uçuruma varan yollar peşinde olanlara, böyle devam ederlerse kendilerini bekliyen korkunç äkibeti göstererek, o felaket yolundan vazgeçerek saadet tarikine girip, kurtulmalarını temin eder.
Himmetleri, ülfetleri, iltifatları, ikramları, irşatları nicelerini kurtarır.
Bu yüksek duyguları kazananlar, yüklendiği irice daneleri yuvasına taşıyan karıncalar misâli, çevresindekilere naklederek, günün ve geleceğin azığını hazırlamalarını sağlarlar.
Mehmed Hilmi Efendi, bir hac dönüşünde, Cidde'de ecel şerbetini içer ve Rabbisine kavuşur.
Mevlâ rahmet eyliye.
İşte Seydişehirli Hacı Abdullah Efendi, Çerkeşli Veli gibi daha nice aslan yürekli mânâ ve maneviyat pehlivanlarını böylece yurt sathına yayarak, cehaletle, atâletle, isyanla, tugyanla, menhiyatla, münkeratla mücadele edilmesini sağlamış: iyiliğin, güzelliğin, birliğin ve dirliğin, yüksek ahlakın kaim ve hâkim olmasına özen göstermişlerdir.
Mehmet Hilmi Çerkeşî Efendi (1843?-6 Şubat 1907) Kimdir?
Mehmet Hilmi, Çankırı’nın Çerkeş İlçesi'nde 1259/1843’te doğmuştur.
Keskinli Ali Rıza Efendi’den Kur’an-ı Kerim ve Arapça dersleri alır.
Beypazarı’ndaki medreseler ile İstanbul-Yerebatan medreselerinde okur.
Cevherîzâde Mehmet Efendi’den icazet alır.
H.1292/M.1875’te Çerkeş’e dönerek muallimlik yapar.
Aynı zamanda Mesnevî-i Şerif ile Şifâ-i Şerif’i, Sultan Murad Camii'nde okuttu.
Nakşibendî tarikatının Halidiye kolundan olan Seydişehirli Abdullah Efendi’ye (1807-1903) intisap etmiş, onun yanında manevi eğitimini tamamlamıştır.
Şeyhinden Nakşibendî, Kadirî, Sühreverdî, Kübrevî, Çiştî ve Mevlevî tarikatlarından icazetini alarak memleketine dönmüş, kendi kurduğu Burhaniyye dergâhında manevi irşada başlamıştır.
Aynı zamanda Rüşdiye Mektebinde muallimliğe, Sultan Murad Camii'ndeki derslerine de devam etmiştir.
1324/1907 yılında hac görevini yerine getirdikten sonra dönerken Cidde’de vefat etmiş, oraya defnedilmiştir.
Ölüm tarihi, şair Mecbur Efendi’nin şiiriyle de tespit edilmiştir.
Mehmet Hilmi Çerkeşî’nin 2 eseri tespit edilebilmiştir:
1.İnsan-ı Kâmil Tercümesi:
Muhyiddîn-i Arabî’nin izinden giden Abdülkerim Cîlî’nin (ö.832/1428) tasavvufun temel meselelerini anlattığı “İnsan-ı Kâmil” adlı eserini tercüme etmiştir.
Mensur bir eserdir.
2.Mevlid-i Nebî:
Eserin tam adı “Mevlîdü’n-Nebî fî Hazreti Hamsi’l-Külliyye”dir.
Eser, girişle birlikte on bir bölümden oluşmaktadır.
Bu bölümler şunlardır:
1. Dibâçe
2. Der Beyân-ı Hazret-i Gayb-ı mutlak ve Ahadiyyet ve Vâdiyyet
3. Der Beyân-ı Hazret-i Hayal-i Mutlak
4. Der Beyân-ı Hazret-i Şehâdet
5.Der Beyân-ı Hazret-i İnsân-ı Kâmil
6. Der Beyân-ı Mevlid-i Gayb-ı Mutlak
7. Der Beyân-ı Mevlid-i Esmâî
8. Der Beyân-ı Mevlid fî Hazreti Ervâh
9. Der Beyân-ı Mevlid fi’ş-şehâdât
10.Der Beyân-ı Mevlid fî Beyân-ı Mutlak
11. Der Beyân-ı Vech-i Te’hir-i mevlid-i misâl-i mutlak ez Mevlid-i Hazret-i Şehâdet.
Mevlid-i Nebî, toplam 207 beyit olup, aruzun hezec bahrinin “me fâ ‘î lün me fâ ‘î lün fe ‘û lün” kalıbıyla yazılmıştır.
Mesnevi nazım şekliyle yazılan bu eserde yarım kafiye kullanılmamış, bilakis tam ve zengin kafiye kullanılmıştır.
Çerkeşli Mehmet Hilmi’nin edebî yönünü gösteren eseri onun yazdığı mevliddir.
Muhyiddin-i Arabî’nin vahdet-i vücûd anlayışıyla Hz. Peygamber’in manevi yönünü anlattığı bu eserin edebiyatımızdaki diğer mevlidlerden farkı, yazarın Hz. Peygamber’i “hâzerâti’l-hamsi’l-külliyye” adını verdiği beş hazret (mertebe) üzerinde anlatmasıdır.
Bunlar: 1.Gayb-ı mutlak, 2.Gayb-ı izâfî, 3.Hazret-i misal, 4.Şehâdet-i mutlak, 5.Hazret-i câmia (insan). Eserde önce âlemin ve Hz. Peygamber’in nurunun yaratılması ve bu nurun Hz. Adem’den itibaren Hz. Peygamber’in babası Abdullah’a kadar intikal edişi anlatılır.
Mehmet Hilmi Efendi, Hz. Peygamber’in maddeten değil de manen bütün varlıklardan önce geldiğini ifade etmek için bu eseri kaleme almıştır.
Çerkeşî’nin halifesi Astarlızâde Hilmi Efendi (1876-1962) ise, Mehmet Hilmi’nin bu mevlidi, manevî ilham ve kerametle yazdığını, eserin Kur’an’ın ruhu olduğunu, âşıkâne şiirlerden oluştuğunu söylemektedir.
Mehmet Hilmi Efendi'nin Vefatı:
Vefat tarihinde de ihtilaf var ise de, 22 Zilhicce 1324(6 Şubat 1907) Çarşamba günü 70 yaşında vefat ettiği görüşü ağırlık kazanmaktadır.
Hac sonrası Cidde’de vefat ederek Mekke kapısı Sâidler Kabristanına defnedilmiştir.
Ölümünden bir sene evvel şiddetli bir karın ağrısına başlamış, üç-dört ay sürmüştür.
Kendisini muayene eden hükümet tabibi hristiyan bir doktor yaşamasına hayret etmiştir.
Oğlu Hasan Şemseddin’e Hicaz’da Rasulullâh’ın yakınında kalmak istediğini belirtmiştir.
Emr-i Hak vâki olursa Çerkeş’te gömülmek istediği yeri tarif etmiştir.
Birkaç ay içinde hastalıkla ilgili şikayetleri sona ermiştir.
Talebelerinden oğlu Şemseddin, tekkenin imamlığını yürüten Hâfız Mustafa ve onun küçük kardeşi Hâfız İbrahim, Aliözü köyünden şeyhzâde Ali Efendi, Çerkeş kasabasından hocasının oğlu Saadeddin, yine Çerkeşli Hacı Said ve rüştiye muallimlerinden hoca Ahmet Efendiye medrese tahsilini bitirmeleri sebebiyle icâzet vermiştir.
Sonra bazı köylere uğramak suretiyle Çankırı’ya kadar bir seyahat yapmıştır.
Çerkeş’e döndükten bir gün sonra Atkaracalar yakınındaki Hoşnamlar adı verilen mevkideki türbeyi ziyaret etmiştir.
Hoşlamlar ziyaretinden bir gün sonra Hicaz’a niyet ettiğini açıklamış ve yol hazırlıklarına başlanmıştır.
Hizmetinde bulunan Osman Ağa bu yolculuğunda ona yoldaş olmuştur.
Hilmi Efendi haccı tamamlamış, Cidde’ye geldiklerinde bir yıl önceki hastalığı zuhur etmiştir.
Orada 22 Zilhicce 1324 (6 Şubat 1907) tarihinde ruhunu teslim etmiştir.
Cidde’de Mekke kapısı, Saidler Kabristanına defnedilmiştir.
Çerkeşli Mehmed Hilmi Efendi(ö.1907), iki defa evlenmiştir. İlk eşinden dünyaya gelen iki erkek çocuğu 10-11 yaşlarında vefat etmişlerdir.
Çerkeşli Mehmed Hilmi Efendi'nin Evlilikleri ve Çocukları
Mehmed Hilmi Efendi, ikinci evliliğini Çerkeş Ören köyünden Şerife hanımla yapmış, bu evlilikten altı evladı dünyaya gelmiştir.
Bunlardan üçü küçük yaşlarda vefat etmişlerdir.
Sülalesi Hasan Şemseddin, Mehmet Celaleddin ve Emine adlı üç evladı ile devam etmiştir.
Şerife Hanım (1856-1936), 30 Eylül 1936’da vefat etmiştir.
Oğullarından Mehmet Celalettin (1883-1933), 19 Aralık 1933 tarihinde Çankırı’da vefat etmiştir.
Büyük oğlu Hasan Şemseddin Aydemir (1880-1954), 5 Kasım 1954’de vefat etmiş ve Çerkeş’te toprağa verilmiştir.
Kızları Emine Aydın (1899-1968) ise, 19 Ocak 1968’de vefat etmiştir.
Allah rahmet eylesin!
- Şeyh Hacı Abdullah (Dihlevî) Efendi Kimdir?
- Hacı Abdullah Efendi Türbesi
- Seydişehir'e bu son gelişiniz!
- Şeyh Hacı Abdullah (Dihlevî) Efendi Türbesi - SLAYT
- Mehmet Hilmi Çerkeşî (Çerkeşli Velî) Kimdir?
- O yalanı neden söyledin?
- Fotoğrafları - 1
- Fotoğrafları - 2
- Fotoğrafları - 3
- Konya Velileri, Hasan Özönder, Sh. 246, 247, 248, 249.
- https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/cerkesi-mehmet-hilmi
- https://cansaati.org/2018/02/16/cerkesli-mehmed-hilmi-efendi-1843-6-subat-1907/
- https://www.cankiripostasi.com/cerkesli-seyh-mehmet-hilmi-efendi-1-makale,286.html
- https://www.cankiripostasi.com/cerkesli-seyh-mehmet-hilmi-efendi-2-makale,287.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder